Hassastır ufak pembe meyveleri, taşınır sofralara sepetlerin içinde,
Yalnızca tadı değil mis kokusu da kalır yiyenlerin dilinde.

1866-1898 yılları arasında Ereglü Maadin nazırı ve kaymakamı Dilaver Paşa’nın girişimleri sonucu Zonguldak Ereğli’de yetiştirilmeye başlanmış olan Osmanlı çileği, bir zamanlar Osmanlı saray sofralarına lâyık görülmüş güçlü kokulu yoğun tadını hala koruyor;
meyilli arazilerin organik maddelerce zengin kumlu, tınlı ve dinlenmiş topraklarında yalnızca çiftlik gübresi kullanılarak yetiştirilen ufak, pembe ve hassas Osmanlı çilekleri, çıplak elle özenle toplanıyor, sofralarımıza tıngıl adı verilen ahşaptan örülmüş yöresel sepetlerde taşınıyor.

Peki ya sizin şehrinizin saray sofralarına lâyık ürünü ne?