Bir mahkumun demir parmaklıklar ardında kurduğu hayallerle can bulan Sinop kotraları, ustaların tezgah başında verdiği el emeğiyle pupa yelken açılıyor geleneğin engin denizinde.
1950 yılında çıkarılan af ile tarihi Sinop Cezaevi’nden salıverilen bir ustanın kendi ürettiği gemi maketlerini sattığı bir dükkan açmasıyla başlayan Sinop kotrasının hikayesi, dokusu yumuşak ve rengi parlak ceviz, kavak ve kayın ağaç kütüklerinin dilimlenip oyulmasıyla şekilleniyor; Anadolu’yu palamut ve hamsiye doyuran balıkçı teknelerini, yelkenleri suya indirmeden rüzgara karşı yol alan gemileri küçük maketlere sığdıran Sinop kotrası, denizden olmasa da elden ele dünyayı dolaşıyor.
Peki ya sizin memleketinizin ustaları büyük hayalleri el emeği ile hangi şekillere sığdırıyor?